17 Mayıs 2012 Perşembe

MATRUŞKA (Sevgilim)

Matruşka (Sevgilim)

Hatırlanmayacak kadar uzakta, fakat unutulmayacak kadar yakında bir insani gönlüme misafir etmiştim...

Aman Allahım, ne maceraydi! Her günümü farklı. bir renge boyardı...

Bazen saatte 200 km hızla giden arabada gibi hissederdim kendimi. Keskin eğrilerde gözlerimi sımsıkı kapatıp, koltukta bir o yana bir bu yana savrulurken, her defasında sağ salim varmamız için ne dualar ederdim. Şansıma binmeden önce emniyet kemerini bağlamayı akıl etmişim, ne de olsa onun sürüş yeteneğine pek güven olmadığını biliyordum! Arabanın dümdüz gittiğini hissederken, gözlerimi yavaş yavaş açıp, rahatlarcasına "Bunu da atlattık" derken, tehlike anında ani fren yapıp, arabanın penceresinden kaçanlardandı kendisi...

Bu yetmiyormuş gibi bir hafta sonra arayıp, bir "Merhaba" derdi...
Herşey yine alt üst olurdu, daha önce arkadaşlarıma verdiğim çetin sözler, ettiğim tüm tövbeler unutulmuştu adeta...

Ben onu günler öncesi en süslü halimle, saldığım kıvırcık saçlarımla, MAC'ten yeni aldığım ruju sürüp, beklerken; O beni hep saçlarımı topuza bağlamış, pijamalı halimle yakalardı...
Biraz hazırlıksız, biraz da geç kalmış...

Bazen yemeğe götürürdü. "Ne içersin?" diye sorduğunda genelde bir su alırdım... 
İçkiye ne hacet, onun bir kelimesiyle bile sarhoş olmak varken...
Saatlerce noktalamasız anlatıp dururdu...
Evlilik fobisi vardı, ama henüz doğmamış çocuklarının isimleri hazırdı...
Kızlara karşı fazla güveni yoktu, anlaşılan acil cıkış kapılarını kullanmaya her an razıydı...
Birkaç arkadaşı vardı, bir kelime için hayatından silebildiği; laf söylenmezlerdenmiş kendisi...


O bana insanların günahlarının hesabını teker teker ödetirken, benim cebimde bir kuruşum bile kalmamıştı...

Denizine döktüğüm hiçbir damla yaş gemisini dalgalandırmazdı, anlaşılan usta kaptan vardı karşımda, her an manevraya hazır olup, üstelik gemisinde can simidi bulunduran...

Ne garip adam!

Onunla her buluştugumuzda bana bir Matruşka bebeği armağan eder gibiydi...
Masum duruşları, şirin bakışları aldatmasın! Açtıkça içinden yenisi çıkan, bir ümitle "son" zannedip, tekrar yenisiyle karşılaşılan birşeydi.
Kabus haline gelmişti, aç aç bitmek bilmiyordu; Nihayet masam matruşka bebekleriyle dolmuştu...

O beni çözmüştü, ama ben onu hala çözemedim. En azından o öyle biliyor...
Yasemin GÖKER

5 yorum:

  1. anı yaşa.kalbin ne diyosa onu yap,ama iş ciddiye binince bir dur düşün.

    YanıtlaSil
  2. İlk cümlesinden sonra geri kalanı okumadım.

    Hatırlanmayacak kadar uzakta, fakat unutulmayacak kadar yakında bir insani gönlüme misafir etmiştim...

    Unutmak en zoru değil mi? Her şey geçiyor bir hatıraları kalıyor ve her defasında en ağırından canımızı yakıyor.
    Bana diyorsun ama kendi yazılarını hafife alma canım. :) Yüreğine ellerine sağlık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cok mutlu ettin beni, canim! Begendigine gercekten cok sevindim! Yazdigi her kelimede kendimi buldugum bir insanin benim yazilarim hakkinda böyle düsünmesi gercekten cok onur verici bir duygu. Cok tesekkürler. :)

      Sil
  3. nasıl güzel bir yazmaktır bu? nasıl güzel...izninizle yazılarınızdan bir iki tane www.bitutamtuz.com'da yayınlayabilir miyim? karşımda bir rakibe var ama, ne yapayım:-)
    sevgiler
    banu conker
    (cevabınızı facebooktan da iletebilirseniz sevinirim. çok teşekkürler)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumunuz icin cok tesekkür ederim, beni cok mutlu ettiniz...

      Sil