14 Temmuz 2015 Salı

İstanbul Hatırası

İstanbul Hatırası

"Yaşadığı şehri terketme arzusunda olan bir insan, mutsuz bir insandır." Bu söz beni zamanında çok derinden vurmuştu, arkadaşım. İstanbul'da yaşamadan, İstanbul'u yaşamanın hüznünü taşırken yüreğimde, bir hayli etkilenmiştim Milan Kundera'nın bu acı tespitinden. Şöyle ki, bu cümle hasretimi daha da çok tetiklemişti, ansızın bir yaz akşamı herşeyi geride bırakıp, İstanbul'a gelmeme sebep olmuştu belki de. 

Bugün yolum Kadıköy'deki sahaflara düştü. Hani olur ya, birşeyi çok istersiniz de, zamanla neden istediğinizi unutursunuz. İnsanlar soru sorar, cevabını bilemezsiniz ve anlarsınız ki bazı şeyleri alışkanlıktan, sadece istediğiniz için istersiniz. O hesap. Hatıraları tazelemem gerekiyordu, sayfa sayfa, satır satır...
Şirin bir yere girdim, içerisi tarih kokuyordu, mutluluk, hüzün, bilgi; bir insanruhunu besleyecek herşey vardı burada.

"Milan Kundera'nın 'Varolmanın dayanılmaz hafifliği'ni arıyorum" dedim. Genç bir adam hiç tereddüt etmeden tozlanmış raflardan bir kitap çıkardı. Aradığım buydu evet, ama istediğim değildi kuşkusuz. "Bu korsan" dedim sert bir tavırla. "Bire birdir hanfendi, hem orjinalinden daha ucuz" diye karşılık verdi adam. Ucuz birşey değildi ki istediğim; benim için satın alınamayacak kadar değerli sözler barınırken bu romanın içinde. "Bak orjinali de var, istersen getireyim!" dedi birden. "Yok" dedim "Ben ikinci el arıyorum." Adam şaşırdı. "Orjinalini de uygun fiyattan verebiliriz yani" diye bir tavsiyede bulundu. Belli ki beni anlamamıştı. Daha keskin bir tavırla "Hayır" dedim, "ikinci el lazım bana!".  Adamın yüzünde soru işaretleri oluştu, neden dercesine yüzüme baktı. Daha fazla dayanamadım ve açıkladım. "Çünkü başka bir ruha karışmam gerekiyor" dedim, "bilmediğim bir insanın aynı satırları okuduğunda neler hissebileceğini anlamam lazım. Belki bir kelimenin altını çizmesinden, belki bir sayfanın kenarını kırıştırmasından, kağıda dökülen kahvesinden, evet, belki gözyaşından bile..." Adam gülümsedi. Yanına iki arkadaşı daha geldi. "İkinci el maalesef yok" dedi. Teşekkür ederek çıktım dükkandan. Kendilerini arkamdan konuşacak kadar rahat hissettikleri bir uzaklıktaydım belki, ama her sözlerini duyacak kadar yakındım onlara aslında. "Bu kızın ruhu yorulur birkaç seneye kadar, bak benden söylemesi" diyerek alay ettiler arkamdan. Çok üzüldüm. Ağızlarıyla söylediklerine değil de, ruhlarıyla anlamadıklarına. Benim ruhum yorulmaz da, onların ruhları zedelenecekti zamanla.
Olayın en üzücü yanı da şuydu belki: Bunu anlamayacak kadar ruhkörü olacaklardı o anda.

Nerede kalmıştık? Ha; sahi İstanbul'a gelmek için bir sebep kalmış mıydı ki? 
Tam çıkmak üzereyken arkamdan bir sesler duydum, "hanfendi! Hanfendi!" bağırarak, nefes nefes kalan genç bir adam. Doğru, ilk girdiğim yerde konuşmuştuk. Benim ikinci el kitap isteğimi gönülden anlamıştı. Hatta gözleri parlayarak yazdığı romanların satırlarını okutmuştu bana. Küçük bir zarf içinden İstanbul'un her bir yanından biriktirdiği nostaljik fotoğrafların, hiçbir zaman gönderilen kişiye ulaşamayan mektupların koleksiyonunu yapmış, hepsine ayrı bir değer biçmişti. Tutkusu her halinden belliydi. Nihayet sakinleşmişti sesi: "Buldum! İstediğiniz kitabı buldum!". Şaşkınlığımın sevince dönüşmesi biraz zaman aldı. Sonra bana kitabı uzattı. "Buyrun" dedi. Fiyatını sordum. "Bazı şeyler parayla satın alınmaz" dedi gözünü kırparak "Bu da benden olsun!" Daha da şaşırmıştım. Tereddüt ederek kitabı kabul ettim ve sessizce teşekkür ederim. Sustuk. Birşeyler bekledim. Bir çıkar, bir art niyet...Ne bileyim...Son günümüzün İstanbul'undan bir ihanet daha. Ama yok. "Okurken beni hatırlarsınız; bu kitabın size vereceği mutluluğu, yani mutluluğunuz..." Bir an duraksadı utanırcasına "Yani sizi bu kitapla mutlu edebildiysem, ne mutlu bana" dedi heyecanlı bir sesle. Güldük. Teşekkür ettim ve ayrıldık.

Evet, İstanbul tezatlarla dolu bir şehir.
Sahi, neden gelmek istiyordum bu şehire? Aynen, bu yüzden. Mutluluğu tozlanmış bir rafta yatan kitabın satırlarında bile bulabilen güzel insanlar için...

Bir İstanbul Hatırası/17.04.2015 

Yasemin GÖKER