24 Haziran 2012 Pazar

Cebimdeki Hacıyatmazlar

Cebimdeki Hacıyatmazlar


"Ben bu aralar yalnız olmak istiyorum." Yalnız kalmak değil, sadece yalnız olmak, anlatabildim mi? 
Geride uzun bir yol bıraktım, kalbimin saçılan tüm parçalarını teker teker, adım adım topladığım; Parçaları cam kırıkları gibi parmağıma batan, hala birşeyler hissedebildiğimi hatırlatıp, bana acı çektirenin aslında kendimin olduğunu anlatan...
Akşamları eve gider, ağlardım, rimellerim akardı. Bazı şarkıları dinleyemeyecek kadar güçsüz, eski fotoğraflara bakıp, canımı acıtacak kadar bencildim ben zamanında. 
Ve bir insan vardı hayatımda, kalbinin soğukluğundan üsüteceğinden korkupta, üstüne defalarca battaniye örttüğüm; Fakat sihirbaz değilim ki ben, şapkamdan çıkarabileceğim hiçbir tavşan kalmadı...
Etrafımdaki insanların hayatlarından çaldığım kareleri kendime yakıştırırken yakalardım kendimi. Onlar "Herşeyin bir zamanı var" derlerdi ya utanmadan, artık ben de anladım...
Saatler geçti, günler geçti, haftalar geçti; aylar bile;  Ve zaman doldu.
Artık böyleyim; Hep böyle değildim, ama böyle oldum...


Bir zamanlar...
İnsanlar başlarında yağmur bulutlarıyla gezerken, ben de her defasında sırılsıklam olurdum üstüme vuran damlalarından; Bazen üşütürdüm. Ne yazık ki sırf vücudumu değil, kafamı da.  Fakat artık şemsiyemi açıyorum böyle durumlarda.
Önceden savrulur dururdum rüzgarlarında; Yeller ile dansımız sona erdiğinde şaskına dönerdim. Artık kasırga olsalar dahi kanatlanır uçarım; Aşağıdan seslenirler artıkısrarla duymamazlıktan gelirim ; çünkü bu hayat daha şirin duruyor tepeden bakınca... 
Zorla tırmandığın zirveden manzarayı seyretmenin keyfini yaşarken, seni tepeden itmek isteyenin sayısı bol olur. Fakat kediler dört ayak üstüne düşerken, ben de artık iki ayaklarımla yere vururum. 
Marifetleri boldur, nasıl unutabilirdim? Part time inşaat işcisi kılığına bürünüp kuyu kazmasını da bilirlermiş; Koşarak kuyuya doğru gidip, onları aldatırken, hız kazandıktan sonra yüksek atlayısımı da sergilerim artık...
Onlar hala organize işlerle meşgul, ben ise artık feshimi bildirdim...

Çünkü hayat kaldırmaz bu kadar inceliği, etrafta onca kaba insan varken...

İnsanlar hayatın başrollerini kaparken, hala seyirci alanında mutlu sonu beklemek ne kadar saçma! Hayatının senaryosunun yazarı olmak varken...
Bu yüzden...


Artık ceplerimde hacıyatmazlarım var benim, böyle durumlarda çıkardığım, toparlanmak benim için çocuk oyuncağı; Hayat güzel bana, ben güzel olunca...


Sevgili annemin bana söylediği gibi "Kaybetmekten hiçbir zaman korkmayacaksın, kızım! Eğer birşeyi kaybedecek olursan, zaten kaybedersin!"


...Ve ben artık kaybetmekten korkmuyorum.
Hayallerini 7 tepeye siığdırdın. Elinde bir kağıt, bir de kalem! Daha ne duruyorsun? Gereği düşünüldü, artık yaz, kızım...


Yasemin GÖKER

10 yorum:

  1. Sevgili arkadaşım seni tepeden itmek isteyenlerin önce sana yetişmesi lazım yahmit ettiğim kadarıyla onlar zaten sana yetişemeyecekler korkma boşuna, endişe etme :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel sözleriniz icin cok tesekkür ederim, cok naziksiniz. :)

      Sil
  2. Hayallerinin gerçekleşmesi uzun sürse de zaman alsa da birşeyler kaybettirse de inşallah senin olur...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel dilekleriniz ilac gibi geldi, tüm samimiyetimle söylüyorum. Cok tesekkür ederim. :) Cok iyi niyetlisiniz.

      Sil
  3. Bir de şunu söyleyeyim, yalnızlığın iyi tarafı da kendine cömert olmandır :)

    YanıtlaSil
  4. "Çünkü hayat kaldırmaz bu kadar inceliği, etrafta onca kaba insan varken..."
    bunun üstüne söylenecek söz yok hakikaten..

    YanıtlaSil
  5. iyi günler yasemin hanım, yazılarınızı uzun zamandır büyük bir merakla takip ediyorum, çok saf ve samimi bir tarzınız var. bu ilhamı nerden aldığınızı merak etmiyor değilim :)) saygılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cok tesekkür ederim, yazilarimi begendiginize cok sevindim. Ancak ilham konusuna gelince yorumunuza layigiyla bir cevap verebilir miyim bilemiyorum. Biraz Istanbul, biraz da ben desem?

      Sil